21 Ekim Salı günü saat 04:00’da FSM Bulvarı Akuğur market önünde hareketle İstanbul Havalimanı transferimizi gerçekleştiriyoruz. Check-in işlemlerimiz ardından Türk Havayolları’nın TK2652 sefer sayılı uçağıyla saat 07:55’te Erzincan’a hareket ediyoruz. Varışımızın akabinde havalimanında bizi bekleyen aracımızla buluşuyor ve kahvaltımızı alacağımız yere hareket ediyoruz. Kahvaltı sonrasında Turistik bir il olmamasına rağmen yeşilliği ve insanlarının sıcaklığıyla aklınızda kalacak bir şehir olan Erzincan’ı görmeye başlıyoruz. Bakırcılar Çarşısı’nda vereceğimiz alışveriş molasında dileyenler birbirinden güzel ve farklı bakır işlerinden alabilirler. Öğle yemeğimizi şehirde serbest olarak aldıktan sonra Erzurum ’a doğru yola çıkıyoruz. Uzunca bir süre boyunca Karasu Vadisi’nde yol alırken Doğu Anadolu doğasının ve coğrafyasının etkileyiciliğini de göreceksiniz. Doğu Anadolu’nun en büyük şehirlerinden ve aynı zamanda 1900 mt.lik yüksekliğiyle ülkemizin en yüksekteki şehir merkezi olan Erzurum’un eski eserlerinin neredeyse tamamı volkanik, bazaltik kara taştandır. Şehrin geneline yayılmış olan kasvetli hava ile Palandöken’in karlı zirveleri tam bir tezat yaratırlar. Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden olan Çifte Minareli Medrese, Saltuklular dönemine tarihlenen Üç Kümbetler, Osmanlı mimarisinin şehirdeki gözde temsilcilerinden ve aynı zamanda da “Oltu taşı” mağazalarının bulunduğu Taşhan ve ilgi çekici çinileriyle ön plana çıkan Yakutiye Medresesi gezilerimizden sonra Palandöken Dağı’ndaki otelimize çıkıyoruz. Konaklama ve akşam yemeği otelimizde.
Otelde aldığımız kahvaltının ardından Kars’a doğru yola çıkıyoruz. Pasinler’den geçerken, Aras ve Kargapazarı nehirlerinin kesiştiği noktada bulunan, yaklaşık 800 yıllık Moğol eseri Çobandede Köprüsü’nde kısa bir fotoğraf molası veriyoruz. Ardından Horasan ve Sarıkamış üzerinden Kars’a ulaşıyoruz. Türkiye’nin en doğusunda yer almasına rağmen aslında Kafkasya’nın batısında bulunan Kars, hem doğulu hem de batılı özellikleriyle Erzurum, Ağrı, Iğdır gibi çevre illerden kültürel anlamda farklı, canlı sokaklarıyla enerjisi yüksek bir şehirdir. 1877 yılından sonraki 40 yıl boyunca Rus işgali altında yeniden kurulan şehir, Baltık mimarisinin ülkemizde en güzel örneklerinin görülebileceği bir merkezdir. Birbirini dik açıyla kesen sokakları ve cepheleri süslü kesme taş binalarıyla Kars, sizde derin izler bırakacak. Şehir merkezine hâkim bir konumda yükselen Kars Kalesi ve “Katedral” olarak da bilinen 12 Havariler Kilisesi gezilerimizin ardından öğle yemeğimizi alıyoruz. Daha sonra, Ermenistan sınırında yer alan ve “1001 Kilise Şehri” olarak da bilinen Ani Harabeleri’ne doğru yola çıkıyoruz.Yaklaşık bin yıl önce bölgenin en büyük ve en zengin şehirlerinden biri olan Ani’de, surları, görkemli kapıları, Resimli Kilise, Aziz Pirkitch Kilisesi, Menuçehr Camii ve İpekyolu Köprüsü gibi anıtsal eserleri göreceğiz. Arpaçay Nehri’nin iki ülke arasında sınır oluşturduğu noktaya tepeden bakarak bu etkileyici gezimizi tamamlıyoruz. Akşam yemeği ve konaklama Kars otelimizde.
Otelde alacağımız kahvaltının ardından Digor ve Tuzluca üzerinden, uzun bir süre Ermenistan sınırını takip ederek Iğdır’a ulaşıyoruz. Yol boyunca dikkatle bakıldığında Erivan’ın evlerini ve sınırımıza çok yakın konumda bulunan Metzamor Nükleer Santrali’ni görmek mümkün.Doğu’nun Çukurova’sı olarak anılan Iğdır Ovası, yüksek dağlarla çevrili yapısı sayesinde ılıman iklimiyle farklı bir özellik taşır. Bu verimli ovada sebzeden meyveye, hatta pamuğa kadar pek çok ürün yetiştirilmektedir. Iğdır’ın ardında yükselen, 5.137 metre rakımıyla ülkemizin en yüksek noktası olan Ağrı Dağı’nı fotoğraflamak için uygun bir noktada duruyoruz.Öğle yemeğimizin ardından, tüm görkemiyle ovaya hâkim bir noktada yükselen ve 220 yıllık tarihiyle Doğu Anadolu’nun sembol yapısı sayılan İshak Paşa Sarayı’nı ziyaret ediyoruz. 116 odası, taş işlemeli anıtsal kapıları ve mimari zarafetiyle bu eşsiz yapı sizleri büyüleyecek.Saray gezisinin ardından, binlerce yıllık dokuma geleneğini yaşatan halı ve kilim atölyelerinden birini ziyaret ediyoruz. Burada yöre kadınlarının el emeği göz nuru ürünlerini görme ve geleneksel dokuma teknikleri hakkında bilgi alma fırsatı buluyoruz. İçecek ikramları eşliğinde gerçekleşecek bu sunumun ardından Van’a doğru yolculuğumuza devam ediyoruz.Tendürek Dağı Geçidi’nden (2.644 m) geçerken katılaşmış lavları, Çaldıran Ovası’ndan geçerken ise tarihimizin en önemli savaşlarından birinin geçtiği alanları göreceğiz. Bendi Mahi Çayı üzerinde yer alan Muradiye Şelalesi’nde kısa bir fotoğraf molasının ardından, Doğu’nun Paris’i olarak anılan Van’a varıyoruz.Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü kıyısında kurulu şehirde, Tuşpa adıyla da bilinen Van Kalesi’ni panoramik olarak seyrediyoruz. Yazılı kaynaklarda kral I. Sarduri’den dolayı Sardurihinili olarak geçen bu kale, görkemli manzarasıyla sizlere unutulmaz anlar yaşatacak. Sonrasında Van’ın meşhur yöresel ürünlerinden tadabileceğiniz Akdamar Peynircilik ziyaretimizi gerçekleştiriyoruz. Gezimizin ardından akşam yemeği ve konaklama için otelimize geçiyoruz.
Sabah otelde alacağımız kahvaltının ardından Muş ve Bingöl üzerinden geçerek Elazığ’a ulaşıyoruz. Burada ilk durağımız, 4000 yıllık geçmişiyle bölgenin en önemli tarihi yapılarından biri olan Harput Kalesi oluyor; rehberimizden kaleye “Süt Kalesi” denilmesinin nedenini dinledikten sonra, Anadolu’nun Pisa Kulesi olarak bilinen eğik minaresiyle ünlü Harput Ulu Camii’ni ziyaret ediyoruz. Tarihi Harput evlerini dışarıdan gördükten sonra Arap Baba Türbesi’ne gidiyor ve bu ilginç yapıya adını veren Arap Baba’nın hikâyesini öğreniyoruz. Ardından yönümüzü Tunceli’ye çeviriyor, Doğu Anadolu’nun Yukarı Fırat havzasında yer alan ve Munzur Vadisi Milli Parkı ile tanınan bu şehirde merkez gezimizi yapıyor ve serbest zamanımızı değerlendiriyoruz. Daha sonra Tunceli’nin Pertek ilçesinden bineceğimiz feribot ile Keban Baraj Gölü üzerinde keyifli bir yolculuk yaparak tekrar Elazığ’a dönüyorüz. Akşam yemeği ile konaklama otelimizde.
Sabah kahvaltısının ardından Kemaliye’ye hareket ediyoruz; ilk durağımız bölge için büyük önem taşıyan Recep Yazıcıoğlu Köprüsü olacak. Ardından Karanlık Kanyon ve el emeğiyle açılmış, sarp kayalıklar boyunca uzanan Taş Yol’u geziyoruz (uygun olması halinde ekstra tekne turu). Kemaliye merkezde Lökhanede Lög/Lök yapımını öğrenip Ahmet Kutsi Tecer’in dizelerine konu olan Apçağa Köyü’nü ziyaret ediyoruz. Sonrasında Divriği’ye ulaşıyor, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan ve eşsiz taş işçiliğiyle öne çıkan Divriği Ulu Camii’ni görüyoruz. Programımız Sivas’la devam ediyor; Gök Medrese, eğri minaresiyle ünlü Ulu Camii, Buruciye, Çifte Minareli ve Şifaiye Medreseleri ile şehir meydanını ve Sivas Kongre Binası’nı geziyoruz. Serbest zamanın ardından Sivas Havalimanı’na hareket ediyoruz. Check-in işlemlerimizin ardından TK2661 sefer sayılı uçağıyla İstanbul uçuşumuzu gerçekleştiriyoruz. 21:45’te varışımıızın akabinde Bursa’ya transfer oluyor ve başka bir Niltur organizasyonunda buluşmak üzere vedalaşıyoruz.